1/01/2013

Ben Bazen;


Bir koşu bandında ölesiye koşuyormuşum gibi geliyor bazen. Kimin için yarışıyorum, kimin için yoruluyorum bilmiyorum. Önce kulak çınlaması, sonra sessizliğe boğulmak istiyorum çoğu kez. Aynı rüyaları aynı günün gecesi görmek de nedir? Kimsenin iyi gelmediği yaralarıma bir adam dokunuyor. Kağıt kesiği gibi.. Benimse  mazoşist hoşnutluklarım var. Acıdıkça iyileşiyorum. Dokundukça yaralarıma. Bilmiyor.

Çarptığımız insanlara dönüp af dileyemeyecek kadar yoğunken, senden yardım isteyen her dilenciyi sahtekar bellerken, dünyanın kendi eksenin dönüşü en çok benim başımı döndürüyor. Tek başıma dosdoğru yürüyemediğim arnavut taşlı sokakların, boyası dökülmüş duvarlarına ellerimi değdirerek geçerken bu şehir bana iyi gelmiyor diyorum. Herkes içinde yatan kevaşeyi bildiğinden dünyaya kötü diyor. Mutlu aşk, mutlu son yoktur diyerek kestirip attığımızdan senaryolarımızın sonu hep boktan. Kendi cesetimizi yine kendimiz taşıyoruz her gün. Başımız, iki omzumuzun ortasına ne kadar da yük. 

Çilekli sakızımın tadı kaçmasın istiyorum hep. Her gün, bir önceki gün yaptıklarım aptalca geliyor. Büyümüyoruz, yaşlanıyoruz. Gerçi önemi yok. Yaşlanmaktan da hoşlanmıyorum, büyümekten de. Çocuk kalmayı da hiç istemedim zaten. Ben hiç bir şey istemedim esasen. Hayattan bir şeyler beklemek saçma. Bir şey istiyorsan onu kendin almalısın. İçin rahat ediyorsa katil olabilirsin. Cinayet işlemenin aslında mahzuru yoktur. Ben sadece kan görmeye dayanamıyorum.Ve cinayetin  modası çoktan geçti. 

 Uyurken ölmeyi diliyorum. Ölüm, tatlıyla acının dengelenmiş halidir. Uyku da yarı ölüm. Uykuyu seviyorsam belki ölümü de seviyorumdur. Ölümü istemek de istememek kadar anlamsız. Rüyalarımda yokuş aşağı koşuyorum. Kimse durduramıyor, kimse uyandırmıyor.Yorgun uyanıyorum. Ben bazen çok küfür ediyorum. Ben bazen çok ölüyorum. Ben bazen çok oluyorum.


Rate this posting:
{[['']]}

Hiç yorum yok: