Rate this posting:
12/28/2014
son kullanma tarihi geçmiş sevinçler
hayatın günü geçmiş hediyelerinden
yüzüme kapanan kapıların ben uzaklaşınca açılmasından
kış soğuğunda çoktan üşümüş ellerimin yazın tutulmasından
sıkıldım
keşke yalnızlıktan ölünebilse
insan aynı şarkıyı kaç defa daha söyler çünkü bilmiyorum
yalnızlığı seven iki insanın bir etmeyişini biliyorum sadece
ve kelebeklerin yeterince uzun ömrü olduğunu
birinin her gece uzaklarda hiç öldürülmeden öldüğünü biliyorum
belki de ben hiçbir şey bilmiyorum.
Rate this posting:
yüzüme kapanan kapıların ben uzaklaşınca açılmasından
kış soğuğunda çoktan üşümüş ellerimin yazın tutulmasından
sıkıldım
keşke yalnızlıktan ölünebilse
insan aynı şarkıyı kaç defa daha söyler çünkü bilmiyorum
yalnızlığı seven iki insanın bir etmeyişini biliyorum sadece
ve kelebeklerin yeterince uzun ömrü olduğunu
birinin her gece uzaklarda hiç öldürülmeden öldüğünü biliyorum
belki de ben hiçbir şey bilmiyorum.
{[['']]}
12/15/2014
Sancı
hiç kimse hiç kimsenin hiç kimsesi olmak istemiyordu
her şey burada devrilip burada doğruluyordu işte
sigara izmaritleriyle dolu bir tabak gibi kokuyorum
saçlarıma elin değmedikçe.
bir kaç kez üşüdüm sen yokken
özür dilerim.
ileriye doğru atılan her adımın
geçmişte nereye tekme salladığını bilmeden yürümüşüm.
sancım var Tanrım baştan aşağıya sancı
üstüme fırlattığın bu hayatı ıskaladım
arafta kalmanın azabı tüm günahlarıma kefaret olsun mu?
ben önce sola sonra sağa sonra tekrar sola bakmaktan karşıya geçemeyen bir çocuğum
benim yolum yol değil
benim yolum başka olsun mu?
gürültüden anlaşılamayan bir çığlık savururken
sen gülüyor musun?
bana ben seni hiç anlamamışım, dedi
yitirilen onca zamanın ardından sadece bakakalıyorum
sence bu komik mi?
meğer o beni hiç anlamamış?
koşmak istiyorum Tanrım
ondan öteye
onu geçmek,onu aşmak, onu alt etmek istiyorum.
çocukluğuma dokunan küçük ellerini
uzun tırnaklarımla kanatıp kaçmak.
bu kadar cam kırığını nereden doldurmuşsa heybesine
acıtıyor
bu bir ağıt mı
bu bir vaveyla mı
hayır bu bir sancı
her şey burada devrilip burada doğruluyordu işte
sigara izmaritleriyle dolu bir tabak gibi kokuyorum
saçlarıma elin değmedikçe.
bir kaç kez üşüdüm sen yokken
özür dilerim.
ileriye doğru atılan her adımın
geçmişte nereye tekme salladığını bilmeden yürümüşüm.
sancım var Tanrım baştan aşağıya sancı
üstüme fırlattığın bu hayatı ıskaladım
arafta kalmanın azabı tüm günahlarıma kefaret olsun mu?
ben önce sola sonra sağa sonra tekrar sola bakmaktan karşıya geçemeyen bir çocuğum
benim yolum yol değil
benim yolum başka olsun mu?
gürültüden anlaşılamayan bir çığlık savururken
sen gülüyor musun?
bana ben seni hiç anlamamışım, dedi
yitirilen onca zamanın ardından sadece bakakalıyorum
sence bu komik mi?
meğer o beni hiç anlamamış?
koşmak istiyorum Tanrım
ondan öteye
onu geçmek,onu aşmak, onu alt etmek istiyorum.
çocukluğuma dokunan küçük ellerini
uzun tırnaklarımla kanatıp kaçmak.
bu kadar cam kırığını nereden doldurmuşsa heybesine
acıtıyor
bu bir ağıt mı
bu bir vaveyla mı
hayır bu bir sancı
{[['']]}
12/10/2014
saçma
kimseye anlatılamayan bir tecavüz gibi geçmiş
Rate this posting:
henüz geçmeyen
zamanı geri alamadığım sürece yaşadığım tüm güzel anılar kolonya etkisinde
bir sıkışıklığın ortasında kendime yer açmaya çalışıyorum
saçma
{[['']]}
12/08/2014
ART
Ne kadar kalabilir ki bi insan ait olmadığı bi' yerde
Bu yüzden sanırım tüm bu eğreltilikler
Kendime bir mekan seçememenin eksiltisi...
Gidilesi en uzak karanlıkların koyuluğunda
Bekliyorum içime girmesini bir siyahın
Kırmızıdan vazgeçişi orada yazacağım
O'ndan geriye doğru sayacağım,
Rate this posting:
Bu yüzden sanırım tüm bu eğreltilikler
Kendime bir mekan seçememenin eksiltisi...
Gidilesi en uzak karanlıkların koyuluğunda
Bekliyorum içime girmesini bir siyahın
Kırmızıdan vazgeçişi orada yazacağım
O'ndan geriye doğru sayacağım,
{[['']]}
12/04/2014
Kesik
bir kuru agacin dalında yapayalniz ve ıpıslak bir yağmur muyum?
her şeyi yara yırta gittiğin bilinmezlikten gebe mi döndün yoksa
terleyen avuclarini sakla
çenenden süzülen gözyaşlarına yol ver
seni affettim beni duy
senden vazgeçtim beni duy
diplerinden kesilmiş tırnağın sızısında
ellerimde kağıt kesikleriyle
beni öp
seni benden ayırıp kenara koydum
son kez ellerini tut
unuttuğum şarkılara eşlik eden;
geç geldiğim her buluşmayı
söyleyemediğim tüm güzel cümleleri
unut
güneşe bakamayan kısık gözlerini
yazın terleyen avuç içlerini..
..beni senden azad et
Rate this posting:
her şeyi yara yırta gittiğin bilinmezlikten gebe mi döndün yoksa
terleyen avuclarini sakla
çenenden süzülen gözyaşlarına yol ver
seni affettim beni duy
senden vazgeçtim beni duy
diplerinden kesilmiş tırnağın sızısında
ellerimde kağıt kesikleriyle
beni öp
seni benden ayırıp kenara koydum
son kez ellerini tut
unuttuğum şarkılara eşlik eden;
geç geldiğim her buluşmayı
söyleyemediğim tüm güzel cümleleri
unut
güneşe bakamayan kısık gözlerini
yazın terleyen avuç içlerini..
..beni senden azad et
{[['']]}
11/19/2014
Şehir
Bir şehrin kalbini kırarak gelen kalbi kırık bir kız çocuğuyum
Avuç içime tuz koyup yalamak en büyük şakam
Avuç içimde yanıyor hala odamın ışığı
Çok odalı evlerden kaçtım
Çok odalı evlerin çok odalı yalnızlıklarından
Dolup taşan, taşıp boşalan bardakla
Bardağı da kırıp geldim
Başka bir şehri sevmek zorundaydım
Sevdim.
Rate this posting:
Avuç içime tuz koyup yalamak en büyük şakam
Avuç içimde yanıyor hala odamın ışığı
Çok odalı evlerden kaçtım
Çok odalı evlerin çok odalı yalnızlıklarından
Dolup taşan, taşıp boşalan bardakla
Bardağı da kırıp geldim
Başka bir şehri sevmek zorundaydım
Sevdim.
{[['']]}
10/30/2014
TUHAF
...
Rate this posting:
Tuhaf, olsun bu yazının ismi.
Tuhaf; mahoş ile eş anlamlı sanki. Acıyla tatlının arafında kalmış gibi.. Aslında arafta kalmak ve azad edilmek de sevdiğim söylemlerden.
Tuhaf; mahoş ile eş anlamlı sanki. Acıyla tatlının arafında kalmış gibi.. Aslında arafta kalmak ve azad edilmek de sevdiğim söylemlerden.
Sıkışıklıkla özgürlüğün çocukları
Geniş odaların daralttığı köşeler gibi,
Geniş odaların daralttığı köşeler gibi,
Aslına bakarsan bu kez kendi köşelerime çarpıp devrilmek değildi niyetim
Neyse diyelim
Neyse, bir defterin sağ tarafına geçmek sanki. En güzel yazıların yazmaya niyetlenildiği.
Bilmem bilir misin benim cümlelerimin sonunda üç nokta ya da ünlem olmaz genelde.
Hatta hiç.
Oysa açık kapı bırakmayı severim
Çünkü biraz korkağım
Kapalı kapılar ardında sitem, öfke, karanlık taşır sanırım
Annem bana seslenir de duyamam gibi geldiğinden.
Çünkü, sanırım biraz aptalım
Geriye koşmanın imkansız olduğunu sanırdım
YANLIŞ
İnsanı öldürmeyen, insanı güçlendirmeyen, insanı güldürmeyen
bir şey buldum
b,i,r,ş,e,y,b,u,l,d,u,m
Geriye koşmanın imkansız olduğunu sanırdım
YANLIŞ
İnsanı öldürmeyen, insanı güçlendirmeyen, insanı güldürmeyen
bir şey buldum
b,i,r,ş,e,y,b,u,l,d,u,m
Biraz büyüyünce tüm işleri yoluna koyacağım
Mesela kırmızı rugan ayakkabılarımı içeri almadan uyuyacağım
Mesela kırmızı rugan ayakkabılarımı içeri almadan uyuyacağım
{[['']]}
9/15/2014
9/11/2014
***
Bir akşam üstü her şeyin değiştiği yerden kırılıp dağıldım.
Üzülmemem gerekiyordu
Çünkü insan elma değildi ve ısırıldığı yerden kararmamalıydı
Ama insan kesildiği yerden de bir daha büyümüyordu nitekim
Bir çamaşır sepetinden daha fazla kirlenmişliklerle doluyum şuan
Elime ne geçti bilmiyorum ama ağladım
Hüzün sana çok yakışıyor, dedi biri, birileriÜzülmemem gerekiyordu
Çünkü insan elma değildi ve ısırıldığı yerden kararmamalıydı
Ama insan kesildiği yerden de bir daha büyümüyordu nitekim
Bir çamaşır sepetinden daha fazla kirlenmişliklerle doluyum şuan
Elime ne geçti bilmiyorum ama ağladım
Ne yazık..
Elinin değdiği her teli tek tek kestim ben oysa
Henüz söylemediklerine de hak verdim
Kızgın bir nefesin üzerinde yalın ayak sürüklerken bedenimi..
Unuttum.
Beni doğuranı- adımı- yüzümü- seçme hakkı verilmemiş ne varsa bana kadar hepsini unuttum. Nihayetinde eksik atılmış bir dikiştin sen de yaralarıma.
Benim tek suçum kararsız bir yüklem gibi nerede duracağımı bilememekti.
Kan gibi bir sıvı akıyordu bacaklarımdan.
Diz kapaklarımdan- bileklerimden- yokuşlarımdan.
Rengini seçemediğim bir kıyafeti giymek zoruma gitmişti belki de.
Belki de baştan mağlup olmanın verdiği kırgınlıkla devam etmiştim.
Bir bataklığın dibine merak salmak aptalca mıydı?
Tüm çamurların tadı aynıysa; berbat.
Hala belli belirsiz bir şeylerin acısı var diplerimde.Henüz söylemediklerine de hak verdim
Kızgın bir nefesin üzerinde yalın ayak sürüklerken bedenimi..
Unuttum.
Beni doğuranı- adımı- yüzümü- seçme hakkı verilmemiş ne varsa bana kadar hepsini unuttum. Nihayetinde eksik atılmış bir dikiştin sen de yaralarıma.
Benim tek suçum kararsız bir yüklem gibi nerede duracağımı bilememekti.
Kan gibi bir sıvı akıyordu bacaklarımdan.
Diz kapaklarımdan- bileklerimden- yokuşlarımdan.
Rengini seçemediğim bir kıyafeti giymek zoruma gitmişti belki de.
Belki de baştan mağlup olmanın verdiği kırgınlıkla devam etmiştim.
Bir bataklığın dibine merak salmak aptalca mıydı?
Tüm çamurların tadı aynıysa; berbat.
Anneme, ablama, sevgilime, dostuma.
Bana sokaklarının çıkmazlığını hediye eden her birine.
Su kısacık anları yüzlerce yüze bulayan hiç kimseye.
Neden hayatın gölgesi bu kadar soğuk?
***
bilek,
çamaşır sepeti,
çamur,
hüzü dip,
kızgın,
sıvı,
tat,
yokuş,
yüz,
yüzlerce,
Rate this posting: {[['']]}
8/20/2014
on üç
kadınlar, çocuklar ve adamlar
boylu boyunca dökülmüş sıcak kokulu asfalt,
yalın ayak dolaşma dürtüsü
topuğa gömülen camlar
bakkalı olmayan mahalle
keşke sakız olsaydı'larım
diz kapağımda bir yara
kabuk
söküp attığım an vücudumdan; kanayan
bir düşüşün hatırası
çarpa çarpa
tırnaklarımda mavice oje kalıntısı
kırmızı rugan ayakkabılarım
kaçmış ten çoraplar
dişleri kırılan plastik tarak
duştan sonra buruşan baş parmak
ıslak bornoz
gözlerimden akan siyah rimel
gözlerimde biriken kalem çapağı
küvette biriken kan
az kullanılmış tıraş bıçağı
sıraya dizilmiş boş passiflora şişeleri
tüm hücrelerimde regl sancısı
parkelerde incecik topuk sesi
sandalye başında asılı kalan hırka
yarım kalmış az buharlı kahvem
önceden ezberlenilmiş fallar
kaygan zeminde bir şarkı
bir şarkıda geçen şair
şiirin sonunda şairini öldüren şiir
Rate this posting:
bilekleri kangren eden kalın halatlar
kursağında öptüğüm adem elması
zamandan nasibini alamamış 13
kursağında öptüğüm adem elması
zamandan nasibini alamamış 13
sokağın ortasında yağmur suyu ızgarası
boylu boyunca dökülmüş sıcak kokulu asfalt,
yalın ayak dolaşma dürtüsü
topuğa gömülen camlar
sokağı dönerken dokunduğum kalın taşlı duvar
bakkalı olmayan mahalle
keşke sakız olsaydı'larım
diz kapağımda bir yara
kabuk
söküp attığım an vücudumdan; kanayan
bir düşüşün hatırası
çarpa çarpa
tırnaklarımda mavice oje kalıntısı
kırmızı rugan ayakkabılarım
kaçmış ten çoraplar
dişleri kırılan plastik tarak
duştan sonra buruşan baş parmak
ıslak bornoz
gözlerimden akan siyah rimel
gözlerimde biriken kalem çapağı
küvette biriken kan
az kullanılmış tıraş bıçağı
sıraya dizilmiş boş passiflora şişeleri
tüm hücrelerimde regl sancısı
parkelerde incecik topuk sesi
sandalye başında asılı kalan hırka
yarım kalmış az buharlı kahvem
önceden ezberlenilmiş fallar
kaygan zeminde bir şarkı
bir şarkıda geçen şair
şiirin sonunda şairini öldüren şiir
{[['']]}
8/15/2014
8/05/2014
=
Bazı sabahlar oluyor insan giyinik uyuyup çıplak uyandığı.
Çırılçıplak uyandığı.
Rüyasında özlemek insanın kangren yanı, ne kesebiliyorsun ne yaşayabiliyorsun, ne bırakıp gidebiliyorsun.
-Keşke bu kadar itmeseydin beni kendi çukuruma.
Ellerin hala küçücük mü merak ediyor insan, ben ediyorum.
En güzel halin saçların uzunkendi mesela, acı sevmediğinden belki acı tutmayan bi' yanın vardı.
Yanımda yürüdüğünde kirpiklerin güneşe değerdi.
Isınmayan ellerim vardı, cebine koyduğun.
Hala dünyada uyuyan en güzel yaratıksın biliyorum
Tırnaklarını gördüğüm kedileri tekrar sevemiyorum ben.
Kediler nankör olur sanırdım- sevgilim kedi canını sevemiyorum.
Zaten boynundaki sabah sıcaklığını bırakıp uzaklara gitmeyi de hiç sevememiştim.
-Keşke beni bu kadar incitmeseydin, en sağlam yerimden.
Üsküdardan hala Beşiktaşa vapur kalkıyor, ne saçma.
Ben vapurların sadece beni sana, seni bana getirdiğini sanırdım.
"5 dakika sonra ordayım"larımın yarım saate denk geldiğini bildiğini bilerek.
Ne tuhaf istiklal caddesine bile asfalt dökmüşler bastığın kaldırım taşları artık beni tanımayacak
Birbirimizden bu kadar farklıyken ben yine de yeşilin üstüne morun olacağına inanmıştım. Salakmışım.
Ki sen zaten biliyorsun.
-Keşke bu kadar her şeyi bilmeseydin.
Bir başka Barışın dediği gibi: "bir doğrulabilsem ruhumun kırılan yerinden,
-sizden." *
Çırılçıplak uyandığı.
Rüyasında özlemek insanın kangren yanı, ne kesebiliyorsun ne yaşayabiliyorsun, ne bırakıp gidebiliyorsun.
-Keşke bu kadar itmeseydin beni kendi çukuruma.
Ellerin hala küçücük mü merak ediyor insan, ben ediyorum.
En güzel halin saçların uzunkendi mesela, acı sevmediğinden belki acı tutmayan bi' yanın vardı.
Yanımda yürüdüğünde kirpiklerin güneşe değerdi.
Isınmayan ellerim vardı, cebine koyduğun.
Hala dünyada uyuyan en güzel yaratıksın biliyorum
Tırnaklarını gördüğüm kedileri tekrar sevemiyorum ben.
Kediler nankör olur sanırdım- sevgilim kedi canını sevemiyorum.
Zaten boynundaki sabah sıcaklığını bırakıp uzaklara gitmeyi de hiç sevememiştim.
-Keşke beni bu kadar incitmeseydin, en sağlam yerimden.
Üsküdardan hala Beşiktaşa vapur kalkıyor, ne saçma.
Ben vapurların sadece beni sana, seni bana getirdiğini sanırdım.
"5 dakika sonra ordayım"larımın yarım saate denk geldiğini bildiğini bilerek.
Ne tuhaf istiklal caddesine bile asfalt dökmüşler bastığın kaldırım taşları artık beni tanımayacak
Birbirimizden bu kadar farklıyken ben yine de yeşilin üstüne morun olacağına inanmıştım. Salakmışım.
Ki sen zaten biliyorsun.
-Keşke bu kadar her şeyi bilmeseydin.
Bir başka Barışın dediği gibi: "bir doğrulabilsem ruhumun kırılan yerinden,
-sizden." *
Barış akbalı,
Rate this posting: {[['']]}
7/29/2014
mavi
karın ağrılarının uyutmadığı bir gecenin lacivertini incitiyorum
dilini kırıp en küfürlü yerinden mana çalıyorum devrik cümlelerin yüklemlerinden
"tüm saatleri durdursak zaman yine de akar mı?
yelkovanı yaşlı bir saatin temennisini bir tek ben duyuyorum
kitap aralarında unutulmuş bir yaprağın hüznüyle
çıplak gözle bakamıyorum şurda, zamansızlıkta sıkışan gökyüzüne
tonunu bilmediği bir maviye hitap etmemeli insan
neden hiç mavi sebze yoktur diye sormadan
aklımdan tuttuğum sayıları devredeceğim birini arıyorum
birini arıyorum adımı sormayan
yalnız harflerden derleme bir şiir yakasında
daha önce söylenmemiş bir söz gerek;
-şu mavi gökyüzünün altında
ellerini uzattığı yere kadar özgür insan
ve ellerim yeterince uzun değil
ben tükenmez denilen kalemin tükenmişliğinde
sen tırnak aralarında kalan kızıl saçlarımı okşamadan uyuma
kırılan bir su bardağının dibinde kalan suyla
yıka soluğumu her ikindiden sonra,
bir çukurun dibinde yapayalnız yatan madeni bir para gibi
soğuk olma
sıyrılıp hayatın jelatininden
yürüyorum topuklularla tahta döşemesinde
burkula burkula..
beni gör sinekli sokak lambasının altında
karanlıktan korkan kirpiklerini keserken
kanama
dilini kırıp en küfürlü yerinden mana çalıyorum devrik cümlelerin yüklemlerinden
"tüm saatleri durdursak zaman yine de akar mı?
yelkovanı yaşlı bir saatin temennisini bir tek ben duyuyorum
kitap aralarında unutulmuş bir yaprağın hüznüyle
çıplak gözle bakamıyorum şurda, zamansızlıkta sıkışan gökyüzüne
tonunu bilmediği bir maviye hitap etmemeli insan
neden hiç mavi sebze yoktur diye sormadan
aklımdan tuttuğum sayıları devredeceğim birini arıyorum
birini arıyorum adımı sormayan
yalnız harflerden derleme bir şiir yakasında
daha önce söylenmemiş bir söz gerek;
-şu mavi gökyüzünün altında
ellerini uzattığı yere kadar özgür insan
ve ellerim yeterince uzun değil
ben tükenmez denilen kalemin tükenmişliğinde
sen tırnak aralarında kalan kızıl saçlarımı okşamadan uyuma
kırılan bir su bardağının dibinde kalan suyla
yıka soluğumu her ikindiden sonra,
bir çukurun dibinde yapayalnız yatan madeni bir para gibi
soğuk olma
sıyrılıp hayatın jelatininden
yürüyorum topuklularla tahta döşemesinde
burkula burkula..
beni gör sinekli sokak lambasının altında
karanlıktan korkan kirpiklerini keserken
kanama
ikindi,
küf,
küfür,
mana,
mavi,
saat,
soluk,
tükenmişlik,
Rate this posting: {[['']]}
7/21/2014
Yalın
parmak uçlarının serinliğine verdim tüm ezberlerimi
beni kavuran başka
yersiz bir gülüşmenin ortasında yapayalnız
çıplak,
üşüyorum
bir ıslığın hızıyla yarışıyorum
boylu boyunca uzanıyorken yağmur yanaklarımda
kirpik uçlarıma tutunmaya çalışan biri var
imdat!
bedbaht şarkıların nakaratı kadar şen olabilirim bundan böyle
bundan böyle benim adım olmasın
bundan böyle benim adım; yok.
her şehir bana paslanıyor
belki yağmur sevdiğimden
belki de annemin nasihatı
belli ki annem beni sevmiyor
kısık gözlerin göz kapaklarına bu şiir
bir ağıt yak bana en soysuzundan
bir çığlık yırtılsın gökyüzünde
yatağımın altı hala sıcak
karnımı tutan ellerim hala sımsıcak
beni deliye çeviren baş ağrılarım hala dipdiri
uyanıp
duvarlara yazıyorum mavi bir tükenmez ile
benim için Umay'ı
"artık gitmek vakti değil
artık dönmek vakti değil"
çıplak,
üşüyorum
bir ıslığın hızıyla yarışıyorum
boylu boyunca uzanıyorken yağmur yanaklarımda
kirpik uçlarıma tutunmaya çalışan biri var
imdat!
bedbaht şarkıların nakaratı kadar şen olabilirim bundan böyle
bundan böyle benim adım olmasın
bundan böyle benim adım; yok.
her şehir bana paslanıyor
belki yağmur sevdiğimden
belki de annemin nasihatı
belli ki annem beni sevmiyor
kısık gözlerin göz kapaklarına bu şiir
bir ağıt yak bana en soysuzundan
bir çığlık yırtılsın gökyüzünde
yatağımın altı hala sıcak
karnımı tutan ellerim hala sımsıcak
beni deliye çeviren baş ağrılarım hala dipdiri
uyanıp
duvarlara yazıyorum mavi bir tükenmez ile
benim için Umay'ı
"artık gitmek vakti değil
artık dönmek vakti değil"
{[['']]}
6/12/2014
Fayans
Herhangi bir kitabın öylesine bir sayfasından okumaya başlamak gibi hayat
Senin de kendine alışman sahi zaman almadı mı?
Benim hala uykularım kesik
Göbek bağımı cebimde taşırım, hayata bağlantım hala aynı kanaldan
Benim için başka türlüsü güç
Kare fayansların içine sığmayacak kadar büyüyünce ayaklarım
Takıntılar can sıkıyor
Belki bu yüzden yürüyüşüm bozuk
Ya da bacaklarımın çarpık oluşunu bir sebebe bağlayamıyorum
Evet mutlu ölmeyi istiyorum hala.
Israrla.
Bir şeyi kırk kere söylüyorum, olmuyor.
Kırmızı parlak balon gıcırtısıyla irkiliyor ürkek yanım
Ödüm kopuyor sen iğneni gezdirdikçe gerginliğimde
Bir gün tüm bu öğretilen yalan yanlışlıklardan bir cümle ayıklamak için bekliyorum
Kansız bir intiharın atardamarını delmek için
Bir avuç kırmızı kanda boğulmamak için
Çünkü soğuk küvetlerde ölümü beklemek sıkıcı
Beni bilirsin zaten, küf tutmaya fazlacadır meyilim
Ama arta kalanımdan doğurmuştum seni
Bulup buluşturup tamamlamıştım
Bana göre sevmiştim
Kendimce..
Gül yanlış kokarsa yakaya tuz takılır, diyor Umay
Hatta Orhan.
Hatta ben diyorum ki
Senin kokun bana tuzaklar kuruyor
Senin ellerin bilmediğim bir yolun haritası artık
Senin sesin insafsız bir küfür
Susmam gerek
Benim lugatım artık sana unutulmuş bir dil
fayans,
gül yanlış kokarsa yakaya tuz takılır,
kitapi sahaf,
küf,
meyil,
orhan alkaya,
parlak balon,
umay umay,
Rate this posting: {[['']]}
4/21/2014
Nokta
Sıcağını paylaştıkça üşüyen bir alevin kırmızıyla ısınamıyorum
kanını dolaştıramayacak kadar yorgun bir damarmışım ben
darmadağınmışım
-kırmızı olmak ne zormuş
itiyorum
ıkınıyorum
kurtulamıyorum içimdeki arsızlıktan
tükenmez kalemin tükenmişliğinde
bir iki üç
üç iki bir
kuyruğunu yakalamaya çalışan bir köpeğin amaçsızlığındayım
ardı arkası gelmeyen şiddet içerikli cümlelerin sonuna nokta olmak istiyorum
bir avuç virgül savuruyorum
bir avuç saçma
damar,
darmadağın,
kırmızı,
nokta,
Rate this posting: {[['']]}
3/20/2014
Sinek
kısır bir gecenin isteksiz sabahlarını bir ıslıkla ıslatan;
koşarken ayağıma takılan O sensen
sendeletensen beni-ya da O her neyse
san'a çağırıyorum
uzakla yakın arasındaki arafta
azad edilmeyi bekleyen bir düş'e
pamuk ipliği nakşediyorum
usul usul kıvrılıyor tüm köşelerim
bir düzlükte büzüşmekteyken yine
sana kapanıyorum olur olmazlarda
bak,
ben nilüfer'den ziyade nepenthes'im
sineğim büyük - yutuyorum - bulanmıyorum.
koşarken ayağıma takılan O sensen
sendeletensen beni-ya da O her neyse
san'a çağırıyorum
uzakla yakın arasındaki arafta
azad edilmeyi bekleyen bir düş'e
pamuk ipliği nakşediyorum
zamanın kuytusundan göğe yükselen
bir kırmızının silüetini kovalıyorum
yelteniyorum
doğruluyorum
doğru'luyorum
usul usul kıvrılıyor tüm köşelerim
bir düzlükte büzüşmekteyken yine
sana kapanıyorum olur olmazlarda
bak,
ben nilüfer'den ziyade nepenthes'im
sineğim büyük - yutuyorum - bulanmıyorum.
düş,
iplik,
kuytu,
nakşetmek,
nepenthes,
nilüfer,
pamuk,
sinek,
yokuş,
Rate this posting: {[['']]}
3/13/2014
*
Kirpik uçlarımda bir kan pıhtısı
Ne zaman kapasam gözlerimi, kanarım
Belki bundan,
belki benim adım kırmızı
Ne zaman kapasam gözlerimi, kanarım
Belki bundan,
belki benim adım kırmızı
kırmızı,
kirpik uçları,
Rate this posting: {[['']]}
2/16/2014
-mok diye bir şey yok
demet evgar,
kemal hamamcıoğlu,
mak mek mok,
mok diye bir şey yok,
Rate this posting: {[['']]}
2/03/2014
Kırmızı
Büyük evlerde küçücük yaşamanın mahoş tadındayım
Kendi cumhuriyetimi kuralı olmuş bi' hayli anne
Ve bir şeyler paylaşmayalı
Hiçbir şey paylaşmayalı
Yeni aldığım kazakları göstermiyorum artık mesela
Bunu ne zaman aldın? diyorsun, yazık oluyor
Annemmişsin sen
Tüm bildiğim bazen bu kadar
Bi' de ablam vardı bi' keresinde
Yatağımı bırakıp yanında uyuduğum
Bana tek kişilik yatakta çift kişi yatmayı öğreten
Dünyanın sonu gelse onunla uyuyunca geçecek gibi olurdu
Et tırnaktan ayrılırmış, hem de hiç çaktırmadan
Biz öyle olmayız' demiştik ya
O işler öyle olmuyormuş
Keşke'leri neyse'lere dikmenin alışkanlığındayım,
Neyse ki.
Biraz uzaktan bakınca her şeyin küçücük olması; marifetli
Hayatın kırmızı tabanlı yüksek topuklularında düşmeden yürümeyi öğrenemedim
Çünkü dizlerim hep kanasın,
Belli ki kırmızıyı seviyorum.
Rate this posting:
Kendi cumhuriyetimi kuralı olmuş bi' hayli anne
Ve bir şeyler paylaşmayalı
Hiçbir şey paylaşmayalı
Yeni aldığım kazakları göstermiyorum artık mesela
Bunu ne zaman aldın? diyorsun, yazık oluyor
Annemmişsin sen
Tüm bildiğim bazen bu kadar
Bi' de ablam vardı bi' keresinde
Yatağımı bırakıp yanında uyuduğum
Bana tek kişilik yatakta çift kişi yatmayı öğreten
Dünyanın sonu gelse onunla uyuyunca geçecek gibi olurdu
Et tırnaktan ayrılırmış, hem de hiç çaktırmadan
Biz öyle olmayız' demiştik ya
O işler öyle olmuyormuş
Keşke'leri neyse'lere dikmenin alışkanlığındayım,
Neyse ki.
Biraz uzaktan bakınca her şeyin küçücük olması; marifetli
Hayatın kırmızı tabanlı yüksek topuklularında düşmeden yürümeyi öğrenemedim
Çünkü dizlerim hep kanasın,
Belli ki kırmızıyı seviyorum.
{[['']]}
1/31/2014
Yedi Yirmi Altı
Tüm gece oturup düşünmeyi düşünmek
Rate this posting:
Beni neyin yorduğunu bulabilirsem çıplak elle boğacağım
Ve insanlara baktığımda neyi göremediğimi görebilirsem kör.
Bir ıslaklığın ortasında kupkuruyum
Bir telaşenin ortasında sakinceyim
Bir beyazın ortasında simsiyahım,
Bir imdat çağrısının çaresiz ünlemindeyim aksam üstleri
Bir kağıttan gemiye takıp kancamı okyanusa salıyorum benliğimi
Ben'in anlamı nedir, Ben katı mıdır sıvı mıdır gaz mıdır, Ben kaç kişidir bilmeden üstelik,
Sıcak sevmeyen güneş
Karanlıktan korkan gece
Renk körü bir gökkuşağıyım,
Zamanın kıstırdığı bir kuytudan yazıyorum
Zihnim bir saniye sonrasını yakalamayı istemekle meşgul
Bir kaç dağınıklık var bileğimde, toparlayıp geliyorum.
Ben'in anlamı nedir, Ben katı mıdır sıvı mıdır gaz mıdır, Ben kaç kişidir bilmeden üstelik,
Sıcak sevmeyen güneş
Karanlıktan korkan gece
Renk körü bir gökkuşağıyım,
Zamanın kıstırdığı bir kuytudan yazıyorum
Zihnim bir saniye sonrasını yakalamayı istemekle meşgul
Bir kaç dağınıklık var bileğimde, toparlayıp geliyorum.
{[['']]}
1/14/2014
cam evlerde yanan türkü
..ya da yazmadan önce silmeli insan
yakmalı henüz yazılmamış mektuplarını üçer beşer
saate bak
yediye kırk var
ve bir hayat var yaşanmamış ve yaşanmayacak kadar sek
ağzına kadar dolu kül tablaları, hiçbirini de ben içmedim
bir kırmızı ruj düşüyor cebimden ızgaraların arasına
oturup kaldırımın kenarına kendi dizimde ağlıyorum
sıvazlıyorum kendi omzunu
tutup kendi elimden
doğruluyorum
gidip şehrin en ucuz pansiyonuna
girip şehrin en soğuk yatağına
üşürken ağlıyor
ağlıyorken kanıyorum
kanıyorum beni sevdiğini en az bir kere söylemiş olan herkese
ve kandırılıyorum mütemadiyen
sessizliğin ortasında çıplak sesle bağırıyorum
sağır kesiliyor en duyulası yerleri
herkesin ve hiç kimsenin
tutup bir eğrinin elinden, koşuyorum alabildiğince
koyuyorum üst üste
bir doğru etmiyor!
uzuyor ellerim parmaklarım
büzüşüyor göz bebeklerim kirpik uçlarım
bırakıyorum kendimi uçtan uça
baş aşağı sallanıyorum
kan gidiyor beynime
yüzüme renk geliyor
yerçekimi tutuyor yüzümün en güzel yerinden
tepetakla oluyorum, yüzüm asfalta bakıyor
asfalt gökyüzüne
gece soğuk gece çıplak gece soysuz
bir tekmeyle yıkıyorum kağıt evlerimi
evlerimi özlüyorum
evlerimde sen
bir türkü yanıyorken camdan evlerde
hem tutuşuyor hem kırılıyorum
koyuyorum üst üste
bir doğru etmiyor!
uzuyor ellerim parmaklarım
büzüşüyor göz bebeklerim kirpik uçlarım
bırakıyorum kendimi uçtan uça
baş aşağı sallanıyorum
kan gidiyor beynime
yüzüme renk geliyor
yerçekimi tutuyor yüzümün en güzel yerinden
tepetakla oluyorum, yüzüm asfalta bakıyor
asfalt gökyüzüne
gece soğuk gece çıplak gece soysuz
bir tekmeyle yıkıyorum kağıt evlerimi
evlerimi özlüyorum
evlerimde sen
bir türkü yanıyorken camdan evlerde
hem tutuşuyor hem kırılıyorum
cam,
kağıt,
kırmızı mektup,
kül tablası,
ruj,
türkü,
üçer beşer,
yanık,
Rate this posting: {[['']]}
1/13/2014
*
Hayatın yokuşundaki eğri duruşum sanırım hiç değişmeyecek
Bu gece soğuk olacak
Ve bundan sonra her gece
Kim kırdıysa kalbini ona git diyor annem
Bu gidişlere alışamadım ki ben
23:11
Rate this posting:
Bu gece soğuk olacak
Ve bundan sonra her gece
Kim kırdıysa kalbini ona git diyor annem
Bu gidişlere alışamadım ki ben
23:11
{[['']]}
her başlangıç bazen eskiye dönüştür
Hayata dair tüm inançlarımın tecavüzünün gerçekleştiği bir geceden yazıyorum
Hem de sıyırıp en masum yerinden
Komik olmayan şeylere artık gülemiyorum
Zararın neresinden dönsem zarar
Bir şey eksildi bu gece..
Tamamım eksildi
Çarpık bir gülümseyişin kenarında
kısalıyorum
Parmaklarım eksik
Gözlerim sanki fazla
Bazı "neden?"ler sorulana üvey
Ne kadar kırık dökük varsa hepsi benim
Zamansızlığın ortasında çalkantıdayım
Gidip-gelememenin faydasızlığı yakıcı
Bir şey dağlıyor nefes alan yerlerimi
Ummadığım anlarda gelen darbe meğer ne kadar öldürücü
Gidiyorum, gitmek ne demekse, ne kadarsa, hepsi tastamam gidiyorum.
Keşke zamanın olmadığı bir mekanda sevseydin beni
Rate this posting:
Hem de sıyırıp en masum yerinden
Komik olmayan şeylere artık gülemiyorum
Zararın neresinden dönsem zarar
Bir şey eksildi bu gece..
Tamamım eksildi
Çarpık bir gülümseyişin kenarında
kısalıyorum
Parmaklarım eksik
Gözlerim sanki fazla
Bazı "neden?"ler sorulana üvey
Ne kadar kırık dökük varsa hepsi benim
Zamansızlığın ortasında çalkantıdayım
Gidip-gelememenin faydasızlığı yakıcı
Bir şey dağlıyor nefes alan yerlerimi
Ummadığım anlarda gelen darbe meğer ne kadar öldürücü
Gidiyorum, gitmek ne demekse, ne kadarsa, hepsi tastamam gidiyorum.
Keşke zamanın olmadığı bir mekanda sevseydin beni
{[['']]}
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)