karın ağrılarının uyutmadığı bir gecenin lacivertini incitiyorum
dilini kırıp en küfürlü yerinden mana çalıyorum devrik cümlelerin yüklemlerinden
"tüm saatleri durdursak zaman yine de akar mı?
yelkovanı yaşlı bir saatin temennisini bir tek ben duyuyorum
kitap aralarında unutulmuş bir yaprağın hüznüyle
çıplak gözle bakamıyorum şurda, zamansızlıkta sıkışan gökyüzüne
tonunu bilmediği bir maviye hitap etmemeli insan
neden hiç mavi sebze yoktur diye sormadan
aklımdan tuttuğum sayıları devredeceğim birini arıyorum
birini arıyorum adımı sormayan
yalnız harflerden derleme bir şiir yakasında
daha önce söylenmemiş bir söz gerek;
-şu mavi gökyüzünün altında
ellerini uzattığı yere kadar özgür insan
ve ellerim yeterince uzun değil
ben tükenmez denilen kalemin tükenmişliğinde
sen tırnak aralarında kalan kızıl saçlarımı okşamadan uyuma
kırılan bir su bardağının dibinde kalan suyla
yıka soluğumu her ikindiden sonra,
bir çukurun dibinde yapayalnız yatan madeni bir para gibi
soğuk olma
sıyrılıp hayatın jelatininden
yürüyorum topuklularla tahta döşemesinde
burkula burkula..
beni gör sinekli sokak lambasının altında
karanlıktan korkan kirpiklerini keserken
kanama
Rate this posting:
7/29/2014
7/21/2014
Yalın
parmak uçlarının serinliğine verdim tüm ezberlerimi
beni kavuran başka
yersiz bir gülüşmenin ortasında yapayalnız
çıplak,
üşüyorum
bir ıslığın hızıyla yarışıyorum
boylu boyunca uzanıyorken yağmur yanaklarımda
kirpik uçlarıma tutunmaya çalışan biri var
imdat!
bedbaht şarkıların nakaratı kadar şen olabilirim bundan böyle
bundan böyle benim adım olmasın
bundan böyle benim adım; yok.
her şehir bana paslanıyor
belki yağmur sevdiğimden
belki de annemin nasihatı
belli ki annem beni sevmiyor
kısık gözlerin göz kapaklarına bu şiir
bir ağıt yak bana en soysuzundan
bir çığlık yırtılsın gökyüzünde
yatağımın altı hala sıcak
karnımı tutan ellerim hala sımsıcak
beni deliye çeviren baş ağrılarım hala dipdiri
uyanıp
duvarlara yazıyorum mavi bir tükenmez ile
benim için Umay'ı
"artık gitmek vakti değil
artık dönmek vakti değil"
çıplak,
üşüyorum
bir ıslığın hızıyla yarışıyorum
boylu boyunca uzanıyorken yağmur yanaklarımda
kirpik uçlarıma tutunmaya çalışan biri var
imdat!
bedbaht şarkıların nakaratı kadar şen olabilirim bundan böyle
bundan böyle benim adım olmasın
bundan böyle benim adım; yok.
her şehir bana paslanıyor
belki yağmur sevdiğimden
belki de annemin nasihatı
belli ki annem beni sevmiyor
kısık gözlerin göz kapaklarına bu şiir
bir ağıt yak bana en soysuzundan
bir çığlık yırtılsın gökyüzünde
yatağımın altı hala sıcak
karnımı tutan ellerim hala sımsıcak
beni deliye çeviren baş ağrılarım hala dipdiri
uyanıp
duvarlara yazıyorum mavi bir tükenmez ile
benim için Umay'ı
"artık gitmek vakti değil
artık dönmek vakti değil"
{[['']]}
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)