10/26/2013

Kırık Terazi

Anlaşılmazlığa batıyorum, debelendikçe.
Kırık terazi; ağırlığımca havada asılı kalmaktı yükseklik korkumun öcü.
Benim aklım da belki bu yüzden/sırf bu yüzden beş karış havada.
Anadan üryan doğarken bir çığlığa gebe olduğumdan/doğduğumdan bihaber
Kalitesiz cümleler arasında kendimi ifade etmeye çalışıyorum bir devrikle
Devrile devrile..
Acının güçlendirmeyip, öldürdüğü yerde; bir yeni ben doğuruyor Tanrı.
Sonra kayba yürüyor usul usul, parmak ucuyla.
Bir başınalığın paslı tadı hasta ediyor beni.
Damarlarımdan akamayacak kadar kanım, kaskatı mosmor oluyor
Kesilmeyen bilekler veriyor  bana Tanrı
Parmak uçlarıma kadar kıyamet.
Sonrası zamansızlık, kaos, bilinmezlik,
Beni çeken karadeliği çıkış sanarak koşuyorum.
İlk kez çaba göstermeden yol kat ediyorum/ hayret!
Çektikçe beni içine, orada beni isteyen kimse var zannına yenik düşüyorum
Kaşlarını çatıyor, tutup elimden en başa bırakıyor.
"Aptallık etme!" diyor.
Çünkü okuma yazma biliyorum, ilk emir bende bu oluyor.
Aptallık etmemeye çalışıyorum,
-Ben tek uyuyamam, benimle uyur musun? diyorum.
Cevap en altınından sukunet oluyor.
Üzülmesin diye ağlamadan,
Büyüyorum, büyük bir giz'le, gizli gizli.

Aptalım hala,
Tanrıyı görünce arkama saklıyorum.

Rate this posting:
{[['']]}

Hiç yorum yok: