1/21/2018

İki elli dokuz

Seni sevme duvarlarını yıkalı çok oldu.
 Bir papatya yaprağından kuruyup düşünce anladım, papatyaların saksı sevmediklerini.
Pencere kenarlarında güneşi ağırlarken bir şey oldu.
İçimi kazıyıp duran o acı öldü.
İnsanın acısı nasıl ölür? diye sorma.
 ikinci katın balkonundan aşağı bakarken hiçbir soruya yanıt bulamıyorum.
Hiçbir yüz asfalt izi taşıyacak kadar çirkin değildir oysa
Ben nasıl bunu hak edecek kadar alçaktan düştüm?
Bilmiyorum- tüm sorular yanıtından bihaber
Seninle ben gibi.
Soğuk sütün damarlarımda ısındığını hissettiğimden beri huzursuzum.
Bir gün;
Yalnız uyumaktan sen de
benim kadar nefret edersin
 umarım.


Rate this posting:
{[['']]}

Hiç yorum yok: