5/28/2013

Feragat












Tanrım?
Yoksa ölüyor muyum?
Bu mu ölüm?
Yumuşak ve ıpıslak.
Çıkmaz sokağa doğru koşuyorum sanki
Biri kaldırım taşlarını sökmüş üstelik
Atılan her adım diğerini zorlaştırıyor
Ayaklarım dolaşıyor birbirine
Topuklarım öyle ki kesik
Tanrım?
Doğru söyle ölüyor muyum?!
İçine çekiyor karanlık bir bulantı
Kendimi bırakırsam dibe çökeceğim
Ama hayır diyorum
Hayır!
Kavrama yetisini kaybedercesine ufalmış gibi ellerim
Gittikçe de ağırlaşıyorum,
Yerle göğün birleştiği yerde incecik bir çizgi oluyorum
Göğü delmişler; görüyorum..
Gökkuşağının küflü renklerini dilimliyorum göz ucuyla
Gövdem sıcacık.
Göz kapaklarım ağırlaşıyor.
Beklentilerim
Bekleyemediklerim
Bekle dediklerim
İmdat çağrılarım cevapsızlıkla kıvranıyor
Midemdeki ölü kelebeklerin ağırlığı alaşağı ederken;
Yamalı bir ölümün kasıklarında
Pek de sevimli olmayan hayatım için
Artık vitaminsiz çırpınışlarıma gülüyorum
Nirvanaya kadar yolum var
Masalın en absürt yerinde, nihayet uyuyakalıyorum. Rate this posting:
{[['']]}

1 yorum:

TinselDevinimTerminali dedi ki...

ısırılmış tüm elmalar kararmaya mahkumdur önermesini doğrulayan bir şiir. çok iyi.