7/29/2014

mavi

karın ağrılarının uyutmadığı bir gecenin lacivertini incitiyorum
dilini kırıp en küfürlü yerinden mana çalıyorum devrik cümlelerin yüklemlerinden
"tüm saatleri durdursak zaman yine de akar mı?
yelkovanı yaşlı bir saatin temennisini bir tek ben duyuyorum
kitap aralarında unutulmuş bir yaprağın hüznüyle
çıplak gözle bakamıyorum şurda, zamansızlıkta sıkışan gökyüzüne
tonunu bilmediği bir maviye hitap etmemeli insan
neden hiç mavi sebze yoktur diye sormadan
  aklımdan tuttuğum sayıları devredeceğim birini arıyorum
  birini arıyorum adımı sormayan
  yalnız harflerden derleme bir şiir yakasında
  daha önce söylenmemiş bir söz gerek;
  -şu mavi gökyüzünün altında
ellerini uzattığı yere kadar özgür insan
ve ellerim yeterince uzun değil
ben tükenmez denilen kalemin tükenmişliğinde
sen tırnak aralarında kalan kızıl saçlarımı okşamadan uyuma
kırılan bir su bardağının dibinde kalan suyla
yıka soluğumu her ikindiden sonra,
bir çukurun dibinde yapayalnız yatan madeni bir para gibi
soğuk olma
sıyrılıp hayatın jelatininden
yürüyorum topuklularla tahta döşemesinde
burkula burkula..
beni gör sinekli sokak lambasının altında
karanlıktan korkan kirpiklerini keserken
kanama


Rate this posting:
{[['']]}

Hiç yorum yok: